| Öğrenci Destek Hattı   | Öğretmen Destek Hattı|

 | Bize Ulaşın Bize Ulaşın | Site Haritası Site Haritası | Ana Sayfa Ana Sayfa |

s

 

SEL BASKINI VE KIZILAY

Tülin yemeğini yemişti. Kitabını açıp ödevlerini yapmaya başlamıştı. Aniden şiddetli bir yağmurun boşaldığını gördü. Üç gündür karla beraber sürüp giden soğuk kırılıvermişti. Babası:

Bu yağmur hiç iyi değil, dedi.
Tülin, soğuğun kırıldığını bildiği için:

Neden iyi olmasın, babacığım? dedi. Bak artık üşümüyoruz.
Babası tekrarladı:

 Evet hava aniden yumuşadı, lodosa çevirdi, Ya dağlardaki
karlar da birdenbire erirse, ya Göksu Çayı taşarsa.

Tülin gece yarısı gürültülerle gözlerini açtı. Pencereden baktığı zaman aşağı mahalledeki evlerin yarısına kadar suya gömüldüğünü gördü. Babası telâşla odasına girdi:

 Çıkalım, diyordu. Sular yükselecek. Ben bir araba bulacağım. Bizim sokağı su basmadan çıkalım.

Arabaya oturdukları zaman sular, bir iki karış daha yükselmişti. Ertesi sabah Yenişehir'in üç büyük mahallesi olduğu gibi suların içine gömülmüştü. Öbür mahalleler de yavaş yavaş boşaltılıyordu.

Tülin uyandığı zaman kendisini babasının kucağında buldu. Çadırın içindeydiler. Bu çadır Kızılay görevlileri tarafından kurulmuştu. Yüzlerce çadır evsiz barksız, yataksız, yorgansız, hatta elbisesiz Yenişehirlileri koynunda barındırıyordu. Öğleye doğru her çadıra ekmekle yemek dağıtıldı, Bunlar da Kızılay tarafından verilmişti. Üçüncü gece çok soğuk oldu. Geç vakitlere kadar soğuktan uyuyamadılar. Bir ara nasıl olduysa Tülin'in gözleri yumuluverdi, Uyandığı zaman kendini bir sıcaklık içinde buldu. Üstünde kalın bir battaniye vardı. Herhalde gece dağıtmışlardı. Beyaz üstüne çizilmiş kırmızı bir ay, battaniyenin kenarından sanki Tülin'e gülüyordu.

Elma Şekeri,
Kültür Çocuk Dergisi
Sayı: 2, Eylül, Ank, 1992

 

 

 

 

  Ana Sayfa